İslam Memiş: Kripto para piyasasından dönüşler başladı

Finans Analisti İslam Memiş, kripto para piyasasından bir kaçış olduğunu söylerken "Kripto para piyasasındaki nakitler yavaş yavaş değerli metallere güvenli limanlara girmeye başladı" dedi.
Ankara Masası
|
10 Mayıs 2021, Pazartesi - 22:39
İslam Memiş: Kripto para piyasasından dönüşler başladı

Finans Analisti İslam Memiş, Ankara Masası özel yayınında ekonomideki son gelişmeleri Gökhan Gökyıldırım’a değerlendirdi.

Memiş, kripto para piyasasından yaşananların ardından güvenli limanlara bir kaçışın olduğunu söyledi.

Değerli metallere yönelik alımların başladığını söyleyen Memiş “Altın ve gümüş fiyatlarında değerli metallerde palladium, platin, bakır gibi kıymetli madenler de bir değer artışı var ve bu değer artışının sebeplerine baktığımız zaman; Zaten yılın ilk çeyreğinde sert bir şekilde gerilemişti, yüzde 10’dan fazla bir değer kaybı vardı. Bir noktada tepki alımları yavaş yavaş başladı. Kripto para piyasasında yatırımcılar altın satarak bu piyasaya girmişlerdi, şimdi dönüş yapıyorlar. Yani kripto para piyasasındaki nakitler yavaş yavaş değerli metallere güvenli limanlara girmeye başladı.” Dedi.

Altın piyasasının haziran ayında zirve yapmasını beklediği ifade eden İslam Memiş “Jeopolitik riskler malum artmaya devam ediyor. Şimdi de Filistin gerginliği küresel piyasalarda yavaş yavaş fiyatlanmaya başlandı. Son olarak da Amerika tarafından gelen verilerin olumsuz gelmesi ile birlikte altın ve gümüş gibi değerli metallerde hızlı yükselişlerin bu hafta devam ettiğini gözlemliyoruz. Benim tahmin ve çalışmalarıma göre altının yükselişi devam edecek. Özellikle gram altın TL fiyatın da 492 – 497,Yatırımcılar buradan tekrar izlesin, Demiştik ki; 397 lira seviyesine kadar ekranlarda gerileyen bir gram altın TL fiyatı vardı, bu kadar düşüşte hiç hoş bir düşüş değil, sanal bir düşüş. 492, 497 mayıs ayı içinde takip edeceğimiz yükselişlerde ki rakamlar ve haziran ayına geldiğimiz zaman da, artık beş yüzlü rakamları konuşmaya başlayacağız. Gram altının TL fiyatında 515, 520 lira seviyelerinde bir rakam olacak ve oturup konuşacağız.” Diye konuştu.

Salgın sürecine ilişkin de konuşan İslam Memiş şunları söyledi;

"Vakaların düşmesi bekleniyor"

Dolar kuru, Avro kuru işte değerli metaller de diğer yabancı para birimlerinde topyekûn bir yükseliş var. Borsa İstanbul yüz endeksinde yatay bir seyir var.

Faizimiz, enflasyonumuz, işsizlik oranımız yüksek ve yükselmeye devam ediyor. Döviz kurlarında da yükseliş devam ediyor. Merkez Bankası aynı yatırımcılar gibi kenara çekildi, piyasaların normalleşmesini bekliyor. Vaka sayılarında düşüşü bekliyor dünya ekonomileri, dünya finans sistemi. Biz de vaka sayılarındaki düşüşü bekliyoruz.

Bütün insanlar vaka sayılarındaki bu düşüşten sonra bu kısıtlamalar kalksın da bir an önce tatilimize bakalım, okulumuza gidelim, yemeğe gidelim, akşamları gezelim, tatil yapalım, şöyle yapalım, böyle yapalım, planları kuruyorlar. Nişan, söz yapanlar, herkes bir an önce şu kısıtlamalar kalksın da şu yasaklar kalksın da muradımıza erelim sevdiğimize kavuşalım diye bekliyorlar. Küçük esnaflar battı zaten uzatmaları oynuyor. Belki bir ihtimal şu kısıtlamalar kalkar da biz de rahatlarız düşüncesi ile hayata tutunmaya çalışıyorlar. Hastane kapılarında nefes arayanlar, ciğerleri artık dolmuş olanlar şu koronavirüs salgını bir an önce bitsin de şu aşının biran önce iyimserini bir görelim de biz de hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim düşüncesiyle hayata tutunma çabasını sürdüren vatandaşlarımız var.

Ama sonuca baktığımız zaman esnafı da, piyasası da, hastası da, sağlıklı olan genci de, yaşlısı da, evlenecek olanı da, nişanlısı da, ihtiyar olanı da, herkes bu günlerin geçmesini bekliyor. İnşallah murad edeceğiz, geçecek. İnşallah çok çalışacağız, geçecek. İnşallah daha çok dikkat edeceğiz, geçecek.

"Dünyayı çok daha kötü günler bekliyor"

Maalesef, bu dünya düzenindeki ekonomik sistem bugünlerde çok da geçeceğe benzemiyor. Eğer dünya finans sistemi olarak durumu değerlendirirsek dünyayı daha çok kötü günler bekliyor. Tozpembe hayallerle değil, gerçeklerle ayağımızı yere basmaya gayret gösteriyoruz. Hayallerle değil, gerçeklerle yaşamaya gayret gösteriyoruz.

Bu kadar yağmurlar yağarken biz neyin cezasını çekiyoruz da kuraklığı yaşıyoruz. Biz neyin cezasını çekiyoruz da şu an bu kadar insan mesafeli birbirine. İşte düğün bayram yok, memleketlerimize gidemiyoruz.

Acaba bu kısıtlamalar yokken; bu yasaklar yokken sıla-i rahim yapıyor muyduk, memleketimize gidiyor muyduk, anne babamızı ziyaret edebiliyor muyduk, memlekette bütün ahbabımızı ziyaret edip onlara bir selam verebiliyor muyduk, hiç bu yasaklar yokken ramazan ayında teravih namazlarına gidebiliyor muyduk, ibadetlerimizi yapabiliyor muyduk.

Toplum olarak dünya olarak hala zulme başvuruyorsak ve halen güçsüz olanlara karşı hala zulüm etmeye devam ediyorsak, bugün insanların bütün düşüncelerine saygısızlık etmeye gayret gösteriyorsak dinlemeden insanları eleştiriyorsak, annemize babamıza saygımızı yitirmişsek, evlatlarımıza karşı gereken görevleri birey olarak yapamıyorsak, evet gelecek günler daha kötü olacaktır.

"Düşünmemizi engellediler"

İçtiğimiz suyun bir damlasının kıymetini bilmiyorsak evdeki elektriğimizin bir kilovatının kıymetini bilmiyorsak hayatın ne demek olduğunu bilmiyorsak emeğin ne demek olduğunu bilmiyorsak emeğe saygı duymuyorsak, vatanımıza saygı duymuyorsak bayrağımıza kıymet vermiyorsak dünyanın diğer ucundaki Müslüman kardeşlerimize destek vermiyorsak, Evet bu günlerin daha çok güzel olduğunu ve gelecek günlerin daha çok kötü olacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Zaten 1,5 yıldır durduk düşündük zaman zaman bu düşünmeyi maalesef fırsata çeviremedik. Çünkü durduğumuz zaman düşündüğümüz zaman düşünecek olduğumuz zamanda elimize bizim bilgisayarı verdiler. Akıllı telefonu verdiler, al bununla oyalan dediler.

Düşünmediler ne gerek var senin yerine biz düşünürüz. Biz neyi düşünürüz? Senin nasıl alışveriş yapacağını düşünürüz, nerelere gidebileceğine biz izin veririz, neye yatırım yapacağına biz izin veririz.

Sen düşünme sen sadece bizim dediğimizi yap dediler. Elimize akıllı telefonu verdiler. Bugüne kadar alın terimiz üzerinden al sat yaptık, varlıklarımız üzerinden bir şekilde kumar oynuyoruz.

"Herkes kaderiyle yalnız"

Dediler ki altın neymiş, gümüş neymiş, döviz neymiş, TL neymiş bunlar neymiş yeni bir sistem kuruyoruz biz. Bu sistemde hiçbir şeye dokunmadan, öyle bir sistem vereceğiz ki sana dünyanın her bir ucunda oturduğun yerde alacaksın, satacaksın, takas yapacaksın.

Buna biz kripto para diyoruz. İşte bunun çeşitlilikleri olacak. Biz böyle seni oyalayacağız. Yani altın, gümüş ne ki yani böyle teneke parçalarıyla uğraşacaksın yok şu kadar getirisi varmış, Yok bu kadar getirisi varmış bunlar boş işler. Sana bunu söyleyenler yalan konuşuyor, bunlar gelenekçi insanlar, bunlar modern sisteme ayak uyduramayan insanlar diye maalesef insanları kripto para piyasasına bulaştırdılar. Hayırlı olsun bu yolda herkes yalnız, herkes kaderiyle yalnız.

"Hayatın gerçek yüzünü göstermemiz gerekiyor"

Bizim yapmamız gereken tek bir şey var, acaba layıkıyla birey olabiliyor muyuz? Yani bireyler bence burada vazifesini tam olarak yapabiliyor mu? Biraz daha gelenekçi olabiliyor muyuz? Çocuklarımıza bu hayatı net bir şekilde anlatabiliyor muyuz?

13 yaşındaki evladımız maalesef patatesin, soğanın, sarımsağın nasıl ekildiğini, dikildiğini bilmiyor. Üzümün nasıl dikildiğini bilmiyor Yani bazı meyve sebzelerin hangi şartlarda, hangi ağaçlardan alındığını toplandığını bilmiyor.

Belki akıllı telefondan sürekli sipariş verdiği için belki telefondan ekildiğini dikildiğini zannediyordur ama evlatlarımıza bence ayağının yere basılmasını öğretmemiz gerekiyor. Evlatlarımıza bu hayatın bir de gerçek yüzünün olduğunu göstermemiz gerekiyor.

Evlatlarımız eğitimsiz olursa ya da gelişmemiş olursa veya çiftçiliği bilmezse tarımı bilmezse üretmeyi bilmezse, Teknolojiyi bilmezse vaktini sürekli parayı konuşarak vaktini harcaması değil, kendi eğitimine harcayarak kendini daha çok geliştirerek bir şeyler öğrenmesini sağlamalıyız.

"Büyük psikolojik problemlerle büyüyorlar"

Bakın doğal felaketler deyin, ekonomik krizler deyin, koronavirüs salgını deyin, yarın bugün başka virüs salgınları deyin, bu hayat kolay geçmeyecek.

Çünkü dünya insanları kolay güzel bir hayatı hak etmiyor. Çünkü dünyada çocuklara zulüm var, hayvanlara zulüm var, Çünkü dünyada ki Cenab-ı Allah'ın verdiği hiçbir nimet insanlara yetmiyor.

Sosyal medya diyor ki gene dijital çağ diyor ki; Eline ruju al, makyajı al, dekolte giysilerini giy, sosyal medyada öyle bir poz ver ki binlerce takipçin olsun ve sürekli sen paranı gelirini maaşını bu makyaj malzemelerine harca. Çünkü biz bu sektörde o kadar çok yenilik yapıyoruz ki seni adeta tövbe haşa baştan yaratıyoruz diyor, bunu sistem söylüyor. 

Gencecik evlatlarımız daha 10 yaşında, 11 yaşında, 12 yaşında gencecik evlatlarımız daha bu yaşlarda makyaj yapmaya başlıyorlar ve o makyaj yapmaya başladıkça işsiz kalmaya başladıkça o makyaj malzemesini alamıyorlar.

Bu makyaj malzemesini alamayınca da sosyal medyada gördüğü hayatı yaşamıyorlar ve dolayısıyla genç evlatlarımız, kızlarımızın daha yeni ergen çağlarında o kadar çok psikolojik problemlerle büyüyorlar ki maalesef hiç mutlu olmuyorlar.

Bu yüzden evlatlarımıza bence dini telkini ön planda tutarak hayatın güzelliklerini anlatmalıyız.

Yani evlatlarımızı o uçurumun başından çekmeliyiz. Demeliyiz ki evlat ne yapıyorsun, işte canın sıkılıyor, gezmek istiyor musun, yasaklar falan var ama ya şu evin önündeki parka gideli baş başa baba kız konuşalım, anne kız baş başa konuşalım.

Arkadaş değil anne baba olarak konuşalım. Modaya ayak uydurmayalım anne baba olarak konuşalım, evlatlarımızın derdini dinleyelim, o yüreğinden gelen sesi dinleyelim, yani evlatlarımızın yüreğine dokunalım.

O yüzden anneler kalbimizin ne kadar güzel bir gamzesi ise evlatlar da yuvamızın güzel bir gamzesi. Bu gamzeleri asla somurtturmayalım. Evlatlarımızı başkasına yem etmeyelim.

http://www.ankaramasasi.com/haber/768584/islam-memis-kripto-para-piyasasindan-donusler-basladi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.