ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni dönem başlar mı?

Amerikan halkı 3 Kasım Salı günü, sandık başındaydı. ABD’deki seçim sonucundan kim çıkarsa çıksın, galip çıkacak lideri kalın bir Türkiye dosyası bekliyor. Yeni başkanın S-400'ler, Suriye, Doğu Akdeniz gibi konularda alacağı kritik kararlar, Türkiye ile ilişkilerin geleceğini belirlemiş olacak.
Ankara Masası
|
05 Kasım 2020, Perşembe - 09:00
ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni dönem başlar mı?

Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokratların adayı Joe Biden'ın son ana kadar yoğun kampanya yürüttükleri mücadele sonrasında oy sayımıyla birlikte ülkede siyasi tansiyon da yükseliyor.

Yeni ABD Başkanı'nın kim olacağı kadar, nasıl bir ekip oluşturacağı, dışişleri ve savunma gibi bakanlıklara hangi isimleri atayacağı ise; tartışmalara neden olacak. Türkiye de bu gelişmeleri yakından takip ediyor.

Seçimleri kazanacak ABD başkanının önüne gelecek dosyalar da Türkiye ile alınacak zorlu kararlar yer alıyor.

Çözüm bekleyen ve önümüzdeki dönem zorlu müzakerelere konu olması beklenen ana başlıklar ise şu şekilde:

Türkiye-ABD arasındaki Güven Bunalımı

Ankara-Washington arasında son 10 yıl içinde pek çok gerilim yaşandı. Bu durum, iki ülke arasında güven bunalımına  yol açarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump’ın perde arkasında gerçekleşen, içeriği kamuoyu ile paylaşılmayan diyalogları ve pazarlıkları konunun daha da derinleşmesini engellemiş oldu.

Fakat Erdoğan liderliğinde ülkemizin son dönemde uluslararası alanda attığı adımlar, "Batı karşıtı" bir yaklaşım sergilendiği şeklinde yorumlanıyor ve özellikle ABD Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon tarafından kuşkuyla izleniyor.

ABD'de seçim sonucunda başlayacak yeni dönemde Türkiye ile yeniden güvene dayalı ilişkilerin kurulup kurulmayacağı, en çok merak edilen konuların başını çekiyor.

ABD’nin Türkiye’yi yanında tutma çabasının nedenleri aşikar. ABD, Çin'i tehdit olarak görüyor. İran'ın bölgedeki nüfuzunun sınırlandırılmasını hedefliyor ve Rusya'nın Ukrayna'dan Libya'ya uzanan geniş bir alandaki etkinliğine karşı koymak istiyor. Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması da dikkatlerden kaçmıyor.

Washington'ın Ankara’dan fazlasıyla beklentisi var. ABD Dışişleri Bakanlığı sayfasında bu beklentilerin büyük bir kısmına yer verilmiş:

"Türk Hükümetinin, demokratik kurumlara ve hukuk devletine güveni inşa edecek politika ve adımlara sadakat göstermesi kadar insan hakları taahhütlerine bağlı kalması."

Dikkat çeken açıklamalardan biri de şu:

 "Türkiye anahtar konumundaki bir NATO müttefiki ve önemli bir bölgesel ortak. ABD, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine kendisini adamıştır. Türkiye'nin Avrupa-Atlantik topluluğunun bir parçası olarak kalmaya devam etmesi bizim çıkarımızadır.’’

İadesi İstenen Fetullah Gülen

15 Temmuz darbesi ardından günümüze kadar gelen süreçte Gülen yapılanması, Ankara-Washington hattındaki en büyük kriz konularından biri. Türkiye, 2016'daki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fetullah Gülen başta olmak üzere, Gülen yapılanmasının önemli isimlerinin ABD'de ikamet ediyor olmalarına, kimi üst düzey emniyet mensubu ve askerlerin de bu ülkeye sığınmalarına izin verilmesine tepkilerini dile getiriyor.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi gerçekleştiği esnada ABD'de Barack Obama başkan, Joe Biden ise başkan yardımcısı olarak görev yapıyordu. Bazı AKP'li bakan ve üst düzey yetkililer, ABD yönetimini bu darbe girişiminin arkasında olmakla suçlamıştı. Fethullah Gülen'in de aralarında olduğu 150'den fazla ismin iadesini ABD'den talep eden Ankara, şu ana kadar bu girişimlerine herhangi bir olumlu bir yanıt alamadı. Gülen yapılanmasını, "Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ" olarak tanımlayan Türkiye'nin, yapılanmanın ABD'deki eğitim ve ticaret gibi faaliyetlerinin yasaklanması için yaptığı girişimler de sonuçsuz kaldı.

Suriye Gerilimi

Ülkemiz açısından bakarsak; ABD’nin son dönemde Ortadoğu’ya ilişkin aldığı kararlar iki ülke arasındaki gerilimi arttırıyor. Amerikan yönetiminin, Suriye'nin kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri kısa adıyla SDG'ye verdiği siyasi ve askeri destek, Ankara tarafından "ulusal güvenliğine tehdit" olarak tanımlanıyor. Ankara'ya göre Kürt Yüksek Komitesi’ne bağlı silahlı örgüt YPG, ABD'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nın Suriye'deki uzantısı. Bu nedenle de terör örgütü listesine alınması gerekiyor. ABD ise PKK ile YPG arasında bir bağlantı olduğunu inkar etmemekle birlikte, Irak ve Şam İslam Devleti kısa adıyla IŞİD ile mücadelede bu yapı sayesinde başarıya ulaşıldığını savunuyor.  Washington, özellikle de SDG'yi, ABD'nin cihatçı terör ile mücadelesinde "müttefik" olarak tanımlıyor. Pentagon, İran'ın bölgedeki etkisini kırmada, SDG ile birlikte hareket edilebileceğini savunuyor.

S-400 krizi

Ankara-Washington hattında gerilimi tırmandıran son gelişme, Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 savunma sistemininin ilk testlerine başlanması olmuştu. Yeni ABD Başkanı’nın ilk ele alacağı konu hayalet uçakları takip edebilme gücü olan S-400’ler olacak. ABD'nin dışişleri ve savunma bakanlıklarının yanı sıra, Kongre'de de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, Türkiye'ye yaptırım uygulanması gerektiği görüşünde birleşti.

ABD kongresinden geçen Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası  olan CAATSA aslında Rusya'dan savunma sanayi ürünlerinin satın alınması ile birlikte o ülkeye yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Fakat Trump yönetiminin bu yaptırımlar konusunda herhangi bir eylemi olmadı . Trump ile Erdoğan'ın yürüttüğü pazarlıklarla alakalı olarak diplomasi kulislerine yansıyan bilgiler göre taraflar, Türkiye'nin S-400'leri fişe sokup çalıştırmaması halinde yaptırımların da devreye sokulmayacağı konusunda anlaşıldı.

Fakat ABD'de yeni yönetimin göreve başlamasıyla birlikte Ankara-Washington hattında ne tür müzakerelerin yaşanacağı bunlardan sonuç alınıp alınmayacağı henüz bilinmiyor. Uzmanlar, bir diyalog ve uzlaşı zemini sağlanamaması halinde ABD Yönetimi'nin 2021yılında yaptırımlar için düğmeye basabileceği görüşünde birleşiyor.

Halkbank endişesi

ABD'li yargıç Richard Berman’ın, Halkbank'ın İran'nın ABD yaptırımlarını ihlal etmesine yardım ettiği suçlamasıyla, bankaya karşı açılan davayı düşürmeyi reddetmesiyle birlikte Ankara’yı, Türkiye'nin karşı karşıya kalması muhtemel ceza da endişelendiriyor.

New York Times (NYT) gazetesi geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'deki Halkbank davası sürecine müdahale etme girişimleriyle alakalı olarak büyük ilgi uyandıran bir haber yayımlamıştı. İçerikte, Erdoğan'ın, Trump'a "meseleyi çözmesi için" yoğun baskı uyguladığı, Trump Yönetimi'nin de davaya bakan New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Geoffrey S. Berman'ı engelleme girişimlerinde bulunduğu fakat Berman'ın davanın düşürülmesini kabul etmediğine yer verilmişti.

Türkiye’nin gözü 2021 tarihinde yapılacak duruşmaya çevrildi. Halkbank'a banka dolandırıcılığı, komplo ve kara para aklama dahil altı suçlamadan yargılanacak.

Doğu Akdeniz Gerilimi

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in doğal kaynaklarındaki hak iddiasını sahada sismik araştırmalarla sürdürmesi başta Yunanistan olmak üzere bölge ülkelerinin ve ABD’nin tepkisini çekiyor.


Türkiye’de CHP başta olmak üzere muhalefet, Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki yetki alanını karşı kıyıdaki Libya’yla birlikte tescil etme girişimine destek vermiş; deniz yetki alanlarıyla alakalı anlaşma, TBMM’de 5 Aralık 2019’da HDP dışındaki tüm partilerce verilen destekle yasalaşmıştı.

Doğu Akdeniz'de askeri bir çatışma endişesi günden güne artıyor. Türkiye, bazı ABD'li uzmanlar tarafından "yayılmacı" bir dış politika uyguladığı gerekçesi ile eleştiriliyor.

Türk hükümetinin neredeyse tüm Doğu Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerinin kötü olması, bu ülkelerin son yıllarda Türkiye'nin dış politika hamlelerini artan oranda "tehdit" olarak algılamaları, gerilimin daha da tırmanmasına neden oluyor.

Türkiye, bölgede oluşan siyasi, ekonomik ve stratejik ittifaklardan gün geçtikçe dışlanıyor. Son olarak İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, İtalya ve Ürdün, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kuruluş anlaşmasını imzaladı. Son gelişme ışığında, ABD'nin Türkiye'ye önemli silah satışlarını askıya alırken, Yunanistan ve AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti ile askeri ve stratejik işbirliğini geliştirmesi oldukça dikkat çekici.

Dağlık Karabağ Endişesi

En son Al-Jazeera televizyonuna demeç veren Ermenistan ile savaş halindeki Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Haciyev, Türkiye'nin Bakü'ye moral desteği, siyasi ve jeopolitik düzeylerde destek verdiğini açıkladı. Ankara’nın, Dağlık Karabağ bölgesine de Suriyeli savaşçılar gönderdiği iddiaları ise; geçtiğimiz haftalarda Batılı ülke başkentlerinde geniş yankı bulmuştu.

ABD yönetimi açısından ise Dağlık Karabağ’da gelişmelerin kontrolden çıkması ve Rusya'nın bölgeye daha güçlü olarak yerleşmesi, en son istenen senaryo olmaya devam ediyor. Washington yönetimi, Azerbaycan'a desteğini gizlemeyen Türkiye'yi hamleleri konusunda uyarıda bulunurken, Rusya'nın bölgeye askeri olarak müdahale etmesine, "barış gücü adı altında" yerleşmesine yol açmaması gerektiğine dikkat çekiyor. ABD'li uzmanlar, Dağlık Karabağ bölgesinin, Rusya ve İran'dan geçmeyen, Doğu'yu Batı’ya bağlayan çok önemli ve tek koridor olduğunu vurguluyorlar. Rusya'nın askeri müdahalesine davetiye çıkaracak bir gelişmenin yalnızca hava trafiğini değil, enerji ve telekomünikasyon güzergahının da Rusya güdümüne girmesine yol açabileceği görüşü hakim.

http://www.ankaramasasi.com/haber/339305/abd-turkiye-iliskilerinde-yeni-donem-baslar-mi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.