Prof. Dr. Serap Yazıcı: Seçim yasası değişikleri Anayasa'ya aykırı

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı, Meclis’ten geçen Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliklerin Anayasa'ya aykırı olan maddelerini tek tek yazdı.
Ankara Masası
|
04 Nisan 2022, Pazartesi - 15:33
Prof. Dr. Serap Yazıcı: Seçim yasası değişikleri Anayasa'ya aykırı

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı, politikyol.com'da Meclis'te kabul edilen yeni Seçim Kanuna ilişkin bir yazı kaleme aldı.

Yazıcı, Seçim Kanunu'nda yapılan bazı değişikliklerin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek şunları aktardı;

Baraj tartışması kamu yararı amacına dayanmıyor

Kanunun 1. maddesi, 2839 sayılı Kanunun 33. maddesinin içerdiği yüzde 10 ülke barajını yüzde 7’ye indirmektedir. Madde gerekçesinde Anayasamızın 67. maddesinin 6. fıkrasında yer alan “temsilde adalet” kavramına atıfla bu değişikliğin temsilde adaleti sağlayacağı öne sürülmüştür. 67. maddenin 6. fıkrası şöyledir: “Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.”

Yönetimde istikrarı amaçlayan yüzde 10 ülke barajı ise parlamentarizmin hükümet modeli dikkate alınarak kabul edilmiştir. Parlamenter sistemde hükümet etme yetkisi, meclis sandalyelerinin yarıdan bir fazlasını kazanan partiye aittir. Yüzde 10 ülke barajı da aşırı olmakla birlikte bu sandalye sayısının elde edilmesine yöneliktir. Oysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte hükümetin yapısı değiştiğinden bu baraj hükmüne de ihtiyaç kalmamıştır.

Barajın yüzde 7’ye indirilmesi de iddia edildiği gibi temsilde adalete hizmet etmemektedir. Baraj hükmünün muhafazası, iktidar blokunun yeni kurulmuş partilerin tek başına seçime katılmalarını önlemeye yönelik bir girişimidir.

Burada üzerinde durulması gereken en ilginç husus, madde gerekçesinde yer alan açıklamalarla yüzde 10 ülke barajına ihtiyaç kalmadığının itiraf edilmesidir. Açıklama şöyledir: “16 Nisan 2017 tarihinde halk oylamasıyla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetimde istikrar büyük ölçüde sağlanmış, bu sistemin en önemli yeniliklerinden biri olan yürütmenin oluşumu ile alakalı çoğunluk sistemi, siyasi partilerin ittifak ederek seçime katılmalarını özendirmiştir.”

Önceki yazımda belirttiğim gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte hükümet etme yetkisi, halkın seçtiği Cumhurbaşkanına aittir. Bu seçim ise Anayasanın 101. maddesi gereğince mutlak iki turlu seçimle yapılmaktadır. Bu nedenle Milletvekili Seçimi Kanununda yer alan yüzde 10 ülke barajının hükümet istikrarıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Dolayısıyla doğru olan, bu baraj hükmünün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi takiben ilga edilmesiydi. Bunun yapılmaması önemli bir eksikliktir. Bugün yüzde 7’ye indirilmesi de iddia edildiği gibi temsilde adalete hizmet etmemektedir. Baraj hükmünün muhafazası, iktidar blokunun yeni kurulmuş partilerin tek başına seçime katılmalarını önlemeye yönelik bir girişimi olarak değerlendirilebilir. Bu ise 1. madde değişikliğinin kamu yararı amacına dayanmadığını; bu nedenle sözü geçen hükmün Anayasaya aykırı olduğunu göstermektedir.

"Maddenin iptalini gerektiren bir durum"

Kanunun 3. maddesi Siyasi Partiler Kanununun seçimlere katılma koşullarını düzenleyen 36. maddesindeki “veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması” ibaresini ilga etmiştir.

Kanunun 4. maddesi ise, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 14. maddesinin 11. bendini değiştirmiştir. Bu bent şöyledir: “Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması şarttır.” 31 Mart’ta Meclis’te kabul edilen Kanunla bu bendin içerdiği “veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması” ibaresi ilga edilmiştir. Burada sorgulanması gereken en önemli husus, 1961 Anayasasından bu yana yürürlükte olan bu ibarenin kaldırılmasında güdülen amacın ne olduğu meselesidir.

Yazılı ve görsel basında yer alan tartışmalar, hukukî yorumlar dikkate alındığında ve Anayasa Komisyonunda iktidar bloku dışındaki milletvekillerinin beyanları incelendiğinde bu maddede yapılan değişikliğin tek bir amacının olduğu anlaşılmaktadır. Amaç, Anayasa Mahkemesi’nde HDP aleyhine açılmış olan kapatma davası neticesinde kapatmaya hükmedilmesi halinde kurulacak yeni partinin Meclis’te grup oluşturmak yoluyla müteakip seçimlere katılmasının engellenmesidir. Böylece Kanunun 3 ve 4. maddelerinin kamu yararı amacıyla düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Bu ise Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda aktardığımız içtihatları dikkate alındığında maddenin iptalini gerektiren bir sebeptir.

" 67. maddeyi ihlâl etmektedir"

31 Mart 2022’de Meclis’te kabul edilen Kanunun 5 ve 6. maddeleri, 298 sayılı Kanunun 15 ve 18. maddelerinde yaptığı değişiklikle il ve ilçe seçim kurullarının üye kompozisyonunu, üyelerinin belirlenme usulünü ve başkanların belirlenme usulünü değiştirmiştir. Bu değişiklikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünü takiben yargı organında yapılan ihraçlar neticesinde ortaya çıkan açığı kapamak üzere mesleğe kabul edilen genç ve görece kıdemsiz hâkimler, il ve ilçe seçim kurullarında ve bu kurulların başkanlık statüsünde etkili hale gelecektir. Bu hâkimlerin mesleğe kabullerinde evvelce Adalet ve Kalkınma Partisi’nin il ve ilçe teşkilatlarında görev yapan avukatların tercih edildiği bilinmektedir. Bu kişilerin hâkimlik mesleğine kabulleri, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı yönünden çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Seçim mevzuatında yapılan değişiklikle bu hâkimlerin il ve ilçe seçim kurullarında etkili kılınmaları ise seçim sürecinin denetimi yönünden endişelere yol açmaktadır.

Kanunla güdülen amaç, Anayasa Mahkemesi’nde HDP aleyhine açılmış olan kapatma davası neticesinde kapatmaya hükmedilmesi halinde kurulacak yeni partinin Meclis’te grup oluşturmak yoluyla müteakip seçimlere katılmasının engellenmesidir.

Bilindiği gibi il/ilçe seçim kurulları, seçim sürecini denetleyen ve bu süreçteki itirazları inceleyerek karara bağlayan organlardır. Bu organların tarafsızlığının şüpheli hale gelmesi, seçim güvenliğinin tartışmaya açılması demektir. Nitekim bu husus, Kanunun ilgili maddelerinin Anayasa Komisyonunda ve Genel Kurulda görüşülmesi sırasında sarih olarak dile getirilmiştir.

Anayasanın 67. maddesinin 2. fıkrası, “Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.” hükmüne yer vermektedir. İl/ilçe seçim kurullarına ilişkin yapılan değişikliğin anılan fıkranın içerdiği eşitlik kavramıyla bağdaşmadığı açıktır. Dahası, Anayasanın 67. maddesinin son fıkrası, şu hükme yer vermektedir: “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” Bu hüküm, parlamento çoğunluğunun seçim mevzuatında yaptığı değişikliklerle müteakip seçimlerde rakiplerine karşı haksız bir menfaat elde etmesini engellemeyi amaçlamaktadır. Oysa Kanunun 13. maddesi 298 sayılı Kanuna şu hükmü eklemiştir: “İl seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanları, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde, 15 ve 18 inci maddelerde yapılan değişikliklere göre yeniden belirlenir. Bu şekilde belirlenen başkan ve üyeler, önceki başkan ve üyelerin görev süresini tamamlar.”

Kanunun propaganda yasaklarına ilişkin hükümleri, Cumhurbaşkanını yasak kapsamına almamakla Anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesini, seçimlerin ve halkoylamalarının eşitliğini düzenleyen 67. maddesini de ihlâl etmektedir.

Böylece Ocak 2022’de göreve gelen ve Ocak 2024’e kadar bu görevi sürdürmesi gereken il/ilçe seçim kurulu üyelerinin görevleri sona erecek; anılan kurulların yapısı üç ay içinde değişecektir. Bu ise her şeyden önce Anayasanın 67. maddesinin yukarıda aktardığımız 7. fıkrasına açıkça aykırıdır. Dahası, bu düzenlemeyle ne tür bir kamu yararının amaçlandığı açıklamaya muhtaç bir konudur. Bu değişiklikle amaçlananın kamu yararı olmadığı, tam aksine seçim sürecinde belli siyasi gruplara menfaat temin etmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 31 Mart 2022’de kabul edilen Kanunun 5, 6 ve 13. maddelerinin kamu yararı amacına yönelmedikleri açık olup anılan maddeler, Anayasanın hukuk devletini düzenleyen 2. maddesine, seçim mevzuatındaki değişikliklerin uygulanma koşulunu düzenleyen Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasına aykırıdır. Bütün bu açıklamalar aynı zamanda, parlamento çoğunluğunun kanun yapma yetkisini kötüye kullanmakta olduğunu göstermekte olup bu tutum, Anayasanın 14. maddesinin 2. fıkrasının ihlâli niteliğindedir. Bu hüküm şöyledir: “Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.”

Nihayet Kanunun propaganda yasaklarına ilişkin değişiklik içeren hükümleri, Cumhurbaşkanını yasak kapsamına almamakla Anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesini, seçimlerin ve halkoylamalarının eşitliğini düzenleyen 67. maddesini de ihlâl etmektedir.

AKP ve MHP kurmayları seçimleri sandıkta değil de masada kazanmalarını sağlayacak Anayasaya aykırı bir mühendislik çalışmasına girişeceklerine, seçmenlerin ekonomik, sosyal, kültürel beklentilerini karşılayacak reform politikalarına odaklansalardı gecikmiş olan bu çalışma, kendilerine seçim kazandırmasa da tarih sayfalarına olumlu ifadelerle geçmelerini sağlayabilirdi.

http://www.ankaramasasi.com/haber/1408889/prof-dr-serap-yazici-secim-yasasi-degisikleri-anayasaya-aykiri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.